Bi-mong – Ki-duk Kim (2008)

“Ne yapmamı istiyorsun. Bir gecede bütün anılarımı sileyim mi?”

Bir adamın rüyaları ile bir kadının uyurgezer halde yaptıklarının örtüşmesinin hikâyesi.

Filmdeki diyaloglara göre birinin rüyadaki mutluluğu diğerinin kederi olan ve yin/yang gibi birbirlerini bütünleyen iki zıt karakterin eski sevgililerinin hayalinden kurtulma mücadelesi olarak özetlenebilecek bu film, Ki-Duk Kim’in diğer filmlerine benzer temalarda gezinen ama onlar kadar etkileyici olamayan, senaryosunun bir parça dağınık yapısı ile de sanki elindeki hikâye ile yönetmenin nereye gideceğini tam belirleyemediği bir çalışma olmuş. Eski aşkların hayalleri bu kadar korkunç mudur bilinmez ama filmdeki iki karakter bu hayallerin pençesinde kaybolup gidiyorlar.

Mistik, doğaüstü ve gizemli yanları ağır basan bir filmde elbette normal bir dünyanın normal kuralları beklenmemeli ama en azından filmin kendi içinde bir tutarlılığa ve inandırıcılığa sahip olması gerekiyor. Burada sorun yönetmenin sanki bir noktadan sonra ipin ucunu kaçırması ve bunun sonucunda da bizi karakterlerin hikâyesine ortak etmeyi yeterince başaramayarak filme yaklaşmamızı zorlaştırması. Seyri zor birkaç sahnenin varlığı da seyircinin işini pek kolaylaştırmıyor.

İkinci yarısında ilginç bir şekilde hikâye iyice yoldan çıksa da bu yarı filmin sinemasal anlamdaki en başarılı sahnelerini barındırıyor bir yandan da. Örneğin dörtlü yüzleşme/karşılaşma/didişme/kavga sahnesi gerçekten çok parlak bir sinema anlayışına sahip. Görselliği, planları ve diyalogları ile yönetmen bu sahnede etkileyici bir iş çıkarmış. Filmin bütününe yayılan semboller belki ancak Koreliler için gerçek anlamına sahip olsalar da, diğerleri için sadece görsellikleri ve gizemleri ile de dikkat çekmeyi başarıyorlar. Hem maddi hem manevi anlamda kaderlerin örtüşmesini ifade eden “kelepçeli” sahneler örneğin, çok başarılı bir buluşun ürünü ve filmin meramını seyredene geçirmeyi başarıyorlar.

Gizem-acı-umut-trajedi ile özetlenebilecek bir akışı olan film bu farklı katmanları birbirine yeterince iyi bağlayamasa da kaçırdığımız sevgilere takılıp kalmanın yaratabileceği trajedileri karşımıza getirmesi ile ve içinde bir parça boğulma riskiniz olsa da sembolleri kullanımı ile ilgiyi hak eden bir sinema örneği.

(“Dream” – “Rüya”)

(Visited 107 times, 4 visits today)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir