Lawman – Michael Winner (1971)

“Onları ya alıp götüreceğim ya da gördüğüm yerde öldüreceğim”

Yargının önüne çıkarmak için yedi adamın peşine düşen bir kanun adamının hikâyesi.

Aralarında Charles Bronson ile yaptıkları da dahil olmak üzere daha çok polisiye, aksiyon ve kovboy filmleri ile tanınan Michael Winner’dan western türünün klasik kalıpları içinde kalan vasat bir film. Kahramanımızı oynayan Burt Lancaster’ın acemice tuttuğu yan flütü çalıyor olması da tek başına filmi farklı bir yere götürmeye yetecek bir çaba değil.

Tüm bir kasabanın huzurunu bozacak olsa da yedi adamı kanun önüne çıkarmaya kararlı olan usta silahşörün görevine ve kanunlara bağlılığını mı sorgulamamız bekleniyor bilmiyorum ama sonuçta ortada bir suç ve hayatını kaybeden masum bir adam var ve şüphelilerin yargılanmasından daha doğal bir şey olmasa gerek. Ne bu yedi kişinin yargılanacağı kasabanın yargıcının kolayca satın alınabilecek biri olması ne de şüphelilerin içindeki en zengin ve en güçlü kişinin aslında olaydan dolayı gerçekten üzüntü duyup uzlaşmak istemesi bu doğal süreci etkileyecek şeyler değil ama senaryo aksini düşünmemizi bekliyor. Kanunlar bir defa bozulursa bunun devamının geleceğine inanan bir kahraman kaldı ki bizim gibi anayasanın bir kere delinmesinden bir şey olmaz diyen kişiler tarafından yönetilmiş bir ülkenin vatandaşlarına çok da şey ifade etmiyor.

Michael Winner filmin ilk karesinden sonuna kadar hızlı veya yavaş, ileri veya geri zum yapıp duruyor kamerası ile. Tamam 70’lerin modası idi bu zumlama işi ama burada işin dozu epey kaçmış. Sürekli bir şeylerin altını çizince, her şeyi vurgulayınca vurgunun herhangi bir esprisi kalmıyor sonuç olarak. Bunun dışında Winner’ın filme yönetmen olarak ekstra bir katkısı olmamış ve hikâye kendi doğal ama pek de çekici olmayan akışı içinde ilerlemiş gibi görünüyor.

Çoğu western filmi gibi erkek bakış açısının egemen olduğu ve tek ana kadın karakterin de finaldeki anlamsız sırtından vurma sahnesi ile cezalandırıldığı film insanı sarıp sarmalayan, hikâyesine ortak eden filmlerden değil. Evet hikâye kanun kavramının güçlü ile güçsüze farklı anlamlar ifade ettiğini, kendi huzurları için kanunsuzluğa göz yumanları gündeme getiriyor gibi ama tüm bunlar pek de başarılı bir şekilde işlenmiyor filmde. Burt Lancaster’ın epey alçak bir tonda seyreden vasat oyununun yanında filmin tek başarılı performansı yılgın şerif rolündeki Robert Ryan’dan geliyor.

(“Kanun Adamı”)

(Visited 146 times, 2 visits today)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir