Tatt av Kvinnen – Petter Næss (2007)

“Gitsem iyi olacak galiba. O zaman beni özler”

Sessiz huzurunu kaçıracak şekilde hayatına giren bir kadına aşık olan bir genç adamın hikâyesi.

Norveç sinemasından bir romantik komedi. Film sinemanın bu popüler türünün çok çarpıcı olmasa da eğlendiren, keyif veren örneklerinden biri ama başlardaki orijinal görünen temasını bir kenara koyuyor bir süre sonra ve Trond Fausa Aurvaag tarafından çok başarılı bir şekilde canlandırılan sevimli ve şaşkın kahramanının macerasına bizi ortak etmekle yetiniyor.

Açılıştaki sessiz ve hüzünlü huzuru ile pizzasını yiyen erkeğin görüntüsünü bölen “eve dalan ve aralıksız konuşan” kadın sahnesi oldukça orijinal bir yolda gidecekmiş havası veriyor filme ve, özgün ve huzurlu yalnızlığını ve kendine yarattığı korunaklı alanı bırakmaya niyeti olmayan bir adamın kadının istilası ile mücadelesi oldukça keyifli bir romantik komediye kaynaklık edebilirmiş diye düşünüyorsunuz. Filmin ve senaryoya kaynaklık eden romanın yaratıcıları ise istiladan sonra aşık olmayı hedefleyen ve olmayı başaran bir adamın oldukça sevimli ama benzerlerinden çok da farklı olmayan hikâyesini anlatmayı tercih edip baştaki bu orijinal temayı unutuyor.

Sezgileri ile hareket eden kadının adamı peşinden sürüklediği seyahat bölümünde özellikle Paris’teki bir galeride adamın resim satın almaya çalışması gibi keyifli ve esprili bölümler var ama koca bir evde yaşayan garip çift ile geçen sahnelerin olduğu bölüm olmasa da olurmuş gibi duruyor. Ultrasonda gerçeğin keşfi ve terk edilme sahnesi filmden akılda kalacak diğer başarılı bölümler. Zaman zaman stilize sahneler ve farklı kamera açıları ile filme dinamizm de katan yönetmen özetle aşkın halleri üzerine bir çalışma yapmış. Françoise Hardy’nin “Il N’y A Pas D’amour Heureux” ve Christel Alsos yorumu ile klasik “Love Hurts” şarkısına da yer verilen film ilk şarkının adının aksine ve bir romantik komediden bekleneceği gibi mutlu bir aşk ile bitiyor. Adamın hayatına dilediği gibi girip çıkan kadın ve onu özgür bırakıp bekleyeceğini söyleyen kadın karakterlerine yer veren filmin bu seçimleri ile kimi kadınları kızdırması da mümkün ama sauna ve havuzdaki erkek sohbetleri ve dayanışması ile hikâyenin sanki erkekler için anlatılıyor olduğu havası da düşünülünce bu seçimleri pek de yadırgamamak gerek. Hafif, eğlenceli ve baş oyuncusunun parlak performansı ile işte o hoş bir film dedikleri türden bir çalışma.

(“Gone with the Woman” – “Kadın Gibi Geçti”)

(Visited 123 times, 1 visits today)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir