Görkemli Kaybedenler – Leonard Cohen

Kanadalı ozan Leonard Cohen’in ilk kez 1966’da basılan ikinci romanı. 1956’daki “Let Us Compare Mythologies” adlı şiir kitabı ile başlayan yazarlığındaki ilk romanı 1963’te basılan “The Favorite Game” olmuştu. Cohen’in ilk müzik albümünün 1967 tarihli “Songs of Leonard Cohen” olduğunu düşünürsek, sanat hayatındaki ilk üretimleri edebiyat dalında olmuş sanatçının, pek çok müzikseverin haberinin bile olmadığı bir şekilde. Aslında gerek şiir kitaplarını gerekse bu romanını ve tüm şarkılarını birlikte değerlendirince Cohen’in edebiyatta müziği, müzikte de edebiyatı kapsayan bir üretimi olduğunu söyleyebiliriz rahatça. Tam da bu nedenle ozan kelimesini hem şair hem bir müzisyen anlamında kullanmak gerekiyor onu anlatırken. Her şarkısında bir hikâye anlatan, işte örneğin bu romanında olduğu gibi her satırında da bir şarkı söyleyen bir isim o. Tüm o benzetmeleri ile (“Bir ninninin son satırı gibi, nasıl yumuşak görüyordu gece”) lirizmden argoya kadar okuyucusunu savurup diyor kitap.

Evet, her satırında bir şarkı var bu romanın. Üç ayrı kişinin ağzından yazılmış ve her biri bir kitap olarak adlandırılan üç ana bölümden oluşan romanın ilk kitabının 10 numaralı bölümündeki tüm cümleler örneğin, uzun bir şarkının birer mısrası olabilir kesinlikle. Bir benzerini de 38 numaralı bölüm için söylemek mümkün bunun ve aslında tüm bir romanı bu şekilde oluşturmuş sanatçı. Ve oluştururken de derin bir birikimin ve entelektüelliğin tanığı olmamızı sağlamış. “Bugünü” 1960’lı yıllar olan kitap 1660’lı yıllara kadar gidiyor “geçmiş” için ve okuyucunun önüne koyduğu onca gönderme, dolaylı veya doğrudan imaları ile onu sarsıyor adeta. Ve bazen küçük bir detaydan, bir objeden analizleri ile koca hikâyeler üretiyor. Bunu yaparken de ne kadar birikimli ise o kadar ödüllendiriyor okuyucusunu. Örneğin ikinci kitabın dört numaralı bölümününün tadına gerçek anlamı ile varabilmek için Cohen’in referans olarak gösterdiği Hollandalı rönesans dönemi ressamı Brueghel’in tablolarına aşina olmak gerekiyor kesinlikle. Cohen’in bir objeden yola çıkarak nasıl derin bir tahlile ve anlatım becerisine ulaştığının en iyi örneklerinden biri ise birinci kitabın yirmi dokuz numaralı bölümü. Burada yazar bir vücut geliştirme reklamındaki yedi karede anlatılan bir hikâyeyi benzersiz bir şekilde ve her bir kareyi adeta atomik parçalara ayırıp analiz ediyor usta bir şekilde.

Dört ana karakteri var kitabın: İsmi belirtilmeyen ve birinci kitabın anlatıcısı olan antropoloji uzmanı bir adam, ikinci kitabı oluşturan mektubu yazan ve ilk karakterin en yakın arkadaşı, sevgilisi ve “öğretmeni” rolündeki F. adında bir adam, ilkinin eşi ve ikincisinin de sevgilisi olan Edith adlı bir kadın ve 17. Yüzyılda yaşamış gerçek bir karakter olan ve Hristiyanlığı kabul edip sonradan azize ilan edilen bir Amerikalı yerli kadın olan Catherine Tekakwitha. Bu karakterler üzerinden Kanada’nın İngilizleşme ve Fransızlaşma sürecinden Hristiyanlık ve özellikle misyonerlik tarihine, 1960’ların Kanada’sının politik atmosferinden Quebec’in bağımsızlık mücadelesine, cinsellikten doğaüstü öğelere ve daha pek çoğuna uzanan kapsamı olan bir hikâye anlatıyor bize Cohen. Cinsellikle ilgili cümlelerindeki serbestliğin de dikkatini çekelim ve zamanında hem bu nedenle hem de asıl olarak radikal tarzı nedeni ile romanın hem çok sevenlerinin hem de nefret edenlerinin bulunduğunu ama sonuçta çarpıcılığını herkesin kabul ettiği bir kitap olduğunu söyleyelim son olarak. Başka bir dile çevirisi oldukça zor olan bir metni ustalıkla Türkçeye aktaran Ayşe Düzkan ve Algan Sezgintüredi’yi takdirle anmayı da unutmayalım.

(“Beautiful Losers”)

(Visited 559 times, 1 visits today)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir