Kırmızı Karanfil – Gülten Akın

kirmizi karanfilGülten Akın’ın 1956 – 1971 yılları arasında yayımlanan dört şiir kitabının bir araya getirilmesi ile oluşturulan, Toplu Şiirler – 1 alt başlığı ile basılan ve ilgili dört kitaptan birinin adını taşıyan bir eser. Akın’ın 1956 tarihli “Rüzgâr Saati”, 1960 tarihli “Kestim Kara Saçlarımı”, 1964 tarihli ve TDK Şiir Ödülü’nü kazanan “Sığda” ve ilk kez 1975 yılında yayımlanan “Kırmızı Karanfil” kitaplarından oluşan bu toplu eser şairin on beş yıla yayılan bir dönemde şiirinde oluşan değişimlere tanık olma fırsatı da veriyor okuyana.

Gülten Akın “Şiiri Düzde Kuşatmak” adlı kitabında amacını “Halkta var olan öz ve biçimi diyalektik olarak yükseltmek, şiiri yükseltirken halkın yaşamının ve yaşam biçimlerinin yükselmesine yardımcı olmak” olarak ifade etmiş ve özellikle “Kırmızı Karanfil” kitabındaki şiirleri ile bu amaca hayli uygun düşen şiirler yazmış. Bu kitaptaki şiirler diğer üç kitaptaki şiirler ile kıyaslandığında küçük birer öyküye yaklaşan içerikleri (örneğin “Güz”, “Kış”, “Ah, kimselerin vakti yok / Durup ince şeyleri anlamaya” mısralarının da yer aldığı “İlkyaz” ve tüm şiirler içinde ilk kez bu denli doğrudan politik bir içeriği olan “Yaz” şiirleri ve kadının “üç ayrı efendisi”ni anlatan “Bir Tutsağa Üç Efendi” şiiri bu bağlamda öne çıkıyor) ile ayrıca dikkat çekiyorlar. “Nurtopu bir devrim doğar” dizesini iki kez tekrarlayan “Atın Türküsü” şiiri ise, adeta Türkler’in tarihini anlatmaya soyunan hayli ilginç bir çalışma.

“Kör Aynadan İnce Kıza” şiirinin ilk dizesinde “Ben insanı tüm gösteren aynalardanım” diyor Gülten Akın ve “Buz Üstüne Şiir”de yazdığının aksine ne buz üzerine yazılı onun şiirleri ve ne de bir kere söylenip unutulacaklar. Örneğin “Çocuğun Ölümü” şiirini okuyup Berkin Elvan’ı anmamak, Berkin’i düşününce bu şiire sığınmamak olur mu? Altmış yıl önce yazılan bir şiirin bugüne de seslenebilmesi açık bir örneği Akın’ın şiirlerinin kalıcılığının. Bir başka örnek olarak, 1955 yılında yazılan “Deli Kızın Türküsü 3” şiirinin otuz sekiz yıl sonra Sezen Aksu aracılığı ile bir şarkı olarak (ve maalesef “Bu Allahsız bu yağmur işlemez karanlıkta” dizesindeki Allahsız kelimesi “anlamsız” kelimesi ile değiştirilerek!) bizimle buluşması nasıl açıklanabilir?

Zengin Türkçesi ile de hep okunması gereken, hem sığınmak hem kendinizi toparlamak için başvurulacak şiirleri içeren bu Gülten Akın kitabı her daim elinizin ulaşabileceği bir yerlerde durmalı. Okunmalı.

(“Kestim Kara Saçlarımı” – “Rüzgâr Saati” – “Sığda”)

(Visited 1.496 times, 8 visits today)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir