Love & Friendship – Whit Stillman (2016)

“O kadar zengin ve aptal bir adam uzun süre bekâr kalamaz”

Yeni dul Lady Susan’ın kendisi ve kızı için zengin kısmetler bulmak amacı ile giriştiği oyunların hikâyesi.

İngiliz yazar Jane Austen’ın 1794 yılında yazdığı tahmin edilen ve ancak ölümünden sonra, 1871’de basılan “Lady Susan” adlı “mektup roman”ından uyarlanan bir İrlanda, Fransa ve Hollanda ortak yapımı. Whit Stillman senaryosunu yazdığı ve yönettiği filme isim olarak Austen’ın oldukça küçük bir yaşta yazdığı bir başka romanının adını seçmiş. Başarılı oyuncu kadrosu ve iyi bir dönem komedisinin tüm o kostümlerin ağırlığından nasıl sıyrılıp başarılı ve eğlenceli bir filme dönüşebileceğinin parlak bir örneği olan çalışma, Austen’ın kendi döneminin romantik edebiyatı ile dalga geçen unsurlarını koruduğu gibi, dinamik anlatımı ile seyirciye hayli keyifli anlar da yaratmayı becermiş görünüyor. Kaynak eserin bir mektup-roman olduğunu düşünürsek, Stillman’ın mektuplar üzerinden ürettiği senaryosu ayrıca takdiri hak ediyor.

Mark Suozzo ve Benjamin Esdraffo’nun keyifli orijinal müziklerinin yanısıra Purcell, Mozart, Handel, Boyce ve Vivaldi’nin eserlerinden de yararlanan film işitsel alanda yakaladığı başarıyı Richard Van Oosterhout’un görüntü çalışmasında da tekrarlamış. Dönemin kadınlarının şık ama hareketi kısıtlayan ağır kostümlerine rağmen filmin yakaladığı dinamizmde Oosterhout’un filmin eğlencesini artıran kamera çalışmasının da büyük bir payı var kesinlikle. Bir başka ifade ile söylersek, Whit Stillman’ın senaryosundaki hınzır eğlencenin görsel karşılığını üretmeyi başaran bir görüntü çalışması bu. Eğlence (ama kaliteli türden bir eğlence bu) havasını daha ilk saniyelerinde başlatıyor film: Hikâyedeki karakterleri yaşadıkları mekanlar ile birlikte tanıtmayı seçen filmin bu ilk sahnesinde Langford’daki dört karakteri “İlahi cazibesi olan bir adam”, “zengin ve genç talipli (ama biraz boş konuşan biri)” gibi ifadelerle tanıtan film sonraki üç ayrı mekanda daha tekrarlıyor bu yaklaşımı ve oralardaki karakterleri de benzer şekilde kısa ama net cümlelerle getiriyor karşımıza. Bu şekilde hayli kalabalık sayıdaki karakteri bize hikâyeyi rahatça takip edebileceğimiz şekilde sunan senaryo, eğlenceli anlayışının da ilk örneğini vermiş oluyor.

Austen’ın sarkastik yaklaşımını günümüz sinemasına taşımayı başarmış bir hikâye bu. Lady Susan karakterinin oyunlarını ve diğer karakterlerin komedisini adeta bir vodvil havası ile sararak anlatıyor hikâyesini film. Lady Susan’ın oyunbazlığını, manipülasyon ve ayartma yeteneklerini ve bunun sonuçlarını yüzünüzde hep bir gülümseme ile izliyorsunuz ve iki genç karakter (Susan’ın kızı ile Susan’ın eltisinin erkek kardeşi) üzerinden üretilen melankolik romantizm ve gençliğin o güzel ve tatlı günleri de kesinlikle sizi filme çekiyor. Stillman’ın kendi senaryosuna çok uygun görünen mizansen anlayışı da filmin en büyük kozlarından biri. Susan’ın tüm oyunlarına ve bu oyunlardan aldığı nerede ise sadistçe denecek zevke rağmen (“Senden hoşlanmamaya karar vermiş birine üstünlüğünü kabul ettirmek hoşuma gidiyor” diyor bir sahnede) sevebilmenizde de onun hikâyesi boyunca yarattığı sıcak ve samimi havanın büyük bir payı var. Stillman’ın küçük biçimsel oyunları da (karakterlerden biri bir mektubu okurken veya bir başka sahnede bir şiir okurken, metnin perdede satırlar halinde görüntülenmesi gibi) renk katmış filme.

Tüm iç ve dış çekimleri İrlanda’da gerçekleştirilen film mekanların güzelliğinden de çarpıcı bir biçimde yararlanmış. Tüm set ve kostüm çalışmaları da oldukça başarılı ama asıl olarak tüm o büyük malikâneler ve etraflarındaki müthiş doğa (yeşilin binbir tonu ifadesini hak eden bir güzellik bu) seyrettiğiniz görüntülere kayıtsız kalınamayacak bir güzellik katıyor. Bu müthiş fon önündeki oyuncuların başarısını da anmalı elbette: İstisnasız tüm oyuncular hikâyenin eğlencesinin tadını çıkarmış görünürken, özellikle iki isim öne çıkıyor: Lady Susan rolündeki Kate Beckinsale ve Susan’ın kızına talip Sir James Martin rolündeki Tom Bennett. Hayli sinir bozuzu bir aptal karakteri bu denli sevimli ve eğlenceli kılabildiği için Bennett’ı ayakta alkışlamak gerek kuşkusuz. Onun özellikle “Church, hill, Churchill” sahnesindeki performansı dört dörtlük. Stillman’ın -Austen’ın romanından taşıdığı- parlak diyaloglarından da aldıkları güçle tüm kadro döktürüyor kelimenin tam anlamı ile ve bu bol konuşmalı hikâyenin su gibi akıp gitmesini sağlıyorlar. “Onunla evlenmekle büyük bir hata yaptın; idare edilemeyecek kadar yaşlı, ölmeyecek kadar genç biri o” gibi Oscar Wilde’ı da hatırlatan sözlerle süslü olan hikâye yalanlar, blöfler, oyunlar, flörtler ve ayartmalarla sürüp giderken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz bile.

Belki de en (ve tek) önemli kusuru finalinin bir parça aniden olup bitivermesi filmin; çok daha sıkı ve vurucu bir sonu (hem içerik olarak hem biçimsel açıdan) hak ediyormuş kesinlikle bu hikâye. Bize sunulan son bir yarım kalmışlık havasına neden oluyor ama neyse ki filmin geri kalanı yeterince güçlü ve eğlendirici ve bu da finalin bir parça vasat olmasını affettiriyor. Genç bir kız olan Federica’nın, zengin taliplisini ısrarla ret ederken, hayatını nasıl kazanacağı sorulduğunda “ders vererek” demesi ve bu cevabın herkes tarafından küçümsenmesi, Austen’ın bu ilk dönem çalışmasında bile yer verdiği, kadının erkek karşısında yerleştirildiği adaletsiz konuma bir eleştirisi olarak görünüyor ve her ne kadar anlattığı hikayenin sosyal ve sınıf boyutlarına yeterince değinmese de filmi aynı zaman da eğlenceli de olabilen bir sosyal eleştiri olarak görmek gerekiyor. Eserleri sinemaya defalarca uyarlanan Jane Austen’ın ihmal edilmiş bir romanını gündeme getirmesi ve yazarın imzasına saygı gösterirken, kendi dünyasını da yaratabilmiş olması ile Whit Stillman’ın takdiri hak ettiği bu film iyi bir eğlencelik olarak ilgiyi hak ediyor. Dram ve trajedi dolu bir opera değil, eğlence dolu bir operet (ya da bunun sinema karşılığını) arayanlar için ideal.

(“Aşk ve Dostluk”)

(Visited 135 times, 2 visits today)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir