Başıbozuk Günceler – Ece Ayhan

Kitabın arka kapağında “Türk edebiyatının asi İsa’sı” olarak tanıtılan şair Ece Ayhan’ın Ekim 1974 ile Ağustos 1990 arasındaki notlarını içeren güncesi. Beynindeki tümörün tedavisi için gittiği İsviçre’nin Zürih kentindeki günlerindeki notlar ile başlayıp Berlin’deki -güncede nedeni belirtilmeyen- ziyareti sırasındakiler ile bitiyor kitap. Kitap kronolojik olarak ilerlese de tarihler arasında büyük sıçramalar var; örneğin 1977 Temmuz’undan 1982 Mart’ına veya 1984 Eylül’ünden 1990 Mayıs’ına atlıyor günce. Arka kapakta “güncelleştirilmiş” ifadesi ile tanıtılan kitapta, güncelleştirmenin içeriği hakkında herhangi bir bilgi yok ama kitap boyunca kimi notlarda ilerideki bir tarihte olanlardan bahsedilmesi, bu düzeltmelerin Ayhan tarafından yapılmış olabileceği anlamına geliyor.

İsviçre’de çoğunlukla hastanede geçen veya sık hastane ziyaretlerini içeren günlere ait notlar muhtemelen şairin hastalığı ile de bağlantılı olarak hayli kısa çoğunlukla. Hastaneye ait izlenimler, Gazi Yaşargil başta olmak üzere doktorları ile konuşmaları ve ziyaretçileri ile ilgili notlar bunlar ve bir sanatçıdan çok duyarlı bir hastanın elinden çıkmış gibi görünüyorlar daha çok. Yazanın Ece Ayhan olduğunu bize hatırlatan o günlerde yanından olan veya onunla yazışan isimler daha çok. Güncenin daha sonraki bölümlerinde de görüleceği üzere pek çok ünlü sanatçı ile arkadaşlığı var Ece Ayhan’ın ve bir şekilde isimleri geçiyor kitapta. Nilgün Marmara, İlhan Berk, Tuncel Kurtiz, Tezer Özlü, Yaşar Kemal, Enis Batur ve Cemal Süreyya’nın da aralarında bulunduğu isimlere günce boyunca rast gelmek mümkün.

“Kendi yok oluşumuzu izlememiz için kendimizin yarattığı bir olanak zaman” diye yazmış 29 Kasım 1974 tarihli notta Ece Ayhan hastane yatağında. Hemen tüm İsviçre bölümü de notların kısalığı ve doğrudanlığı ile adeta bir sanatçının kendi yok oluşunun izlerini düşürdüğü bir havaya sahip ve bu notlar onun edebiyatçılığından çok hasta günlerini anlatıyor, şiirlerinde de kullandığı üslubu hatırlatan bir biçimle. Cümle sonlarında bir kelimeyi farklı bir zaman kipindeki hâli ile tekrarladığı cümleler sık sık yer alıyor bu İsviçre bölümünde (“Osmanlı haremleriyle ilgili bir araştırmasını okumuştum, okudum”, “Asım Midilli 58’lerde kalmıştır, kalık, kalmış” vb.). Gerek bu bölümde gerekse güncenin diğer pek çok bölümünde Ece Ayhan’ın hayli serbest çağırışımlarla yazılmış birer cümlelik notları da yer alıyor ve bunlar anlaşıldığı kadarı ile o gün okuduğu, araştırdığı, izlediği veya bazen sadece bir kelimenin çağrıştırdığı vs. bir şeylerle ilgili defterine aktardıkları. Örneğin 29 Eylül 1975 tarihli notta “hoca” dediği Gazi Yaşargil’in hastaneye döndüğünü yazdıktan hemen sonra, hoca kelimesinin neden olduğu çağrışım ile “öğretmen – öğrenci ilişkisi” ile ilgili bir paragraf yazıveriyor. Kitabın Berlin’deki günlerle ilgili son bölümü ise tek cümlelik veya bazen de tek kelimlelik notlar, alıntılar ve hatırlatmalarla dolu.

Ömrünün büyük bölümü ekonomik sıkıntı ile geçen, 1974’ten sonra vücudunda kalıcı izler bırakan hastalığı nedeni ile zor zamanlar geçiren, arkadaşları arasında huysuzluğu ile bilinen Ece Ayhan’ın edebî düşüncelerini veya çeşitli konulardaki yaklaşımlarını 1982’de başlayan Bodrum Gümüşlük ve 1990’daki Berlin günlerinde bulmak mümkün kitapta asıl olarak ve günceyi onun edebiyatçı yanı veya karakterinden çok, düşünsel zenginliğini, sorgulayıcılığını ve araştırmacı yanını tanımak için okumak gerekiyor. Aldığı onca not, geniş düşünce yelpazesi ve bir entelektüele yakışan derinliği ile bu İkinci Yeni şairini özellikle tanıyanların ilgisini çekecek bir günce bu.