Limanlar – James Barlow

Henüz 51 yaşındayken hayatını kaybeden Britanyalı yazar James Barlow’dan bir macera romanı. Özellikle 1960 tarihli romanı “The Patriots”, aynı isimle sinemaya da uyarlanan 1961 tarihli “Term of Trial” ve “Villain” adı ile sinemaya uyarlanan 1968 tarihli “The Burden of Proof” romanları ile tanınan yazarın bu eseri ilk kez 1970 yılında yayımlanmış. 1971 tarihinde “Villain” adlı romanının yayımlanmasından sonra hayatını kaybeden yazarın orijinal adı “Liner” olan kitabının Türkçede “Limanlar” adı ile basılması tuhaf bir seçim olmuş; çünkü bir olay dışında, romanda geminin seyahati boyunca uğradığı limanlarda yaşananlar veya limanlar anlatılmıyor. Romanın orijinal adının da vurguladığı gibi geminin kendisi eserde öne çıkan ve hatta romanın da en önemli karakterlerinden biri geminin kendisi.

Çok karakterli, hacimli macera romanlarından biri bu. Sunday Telegraph gazetesindeki bir eleştiride Arthur Hailey’nin aynı dönemin çoksatar romanları “Hotel – Otel” ve “Airport – Havaalanı”na benzetilen eser onlar kadar popüler olmamış hiçbir zaman ama yine de hafif ve popüler bir roman arayanların ilgi gösterdiği bir eser olmuş. Avustralya’dan yolcularını alarak San Fransisco’ya doğru yola çıkan ve arada Bali, Singapur, Hong Kong ve Guam gibi limanlara uğrayan gemide 550 yolcu ve 452 mürettebat seyahat ediyor ve tek tek hikâyeleri anlatılan ve kimilerinin hikâyeleri başkalarınınki ile birleşen farklı milletlerden (İngiliz, Yunan, Avustralyalı, İrlandalı, İtalyan, Amerikalı vs.) bu yolcuların her birine nerede ise eşit ölçüde yer veriliyor romanda. Kitabı karakter açısından zenginleştiren bu durum bir yandan da karakterlerin gemide yaşadıklarının hayli geç başlaması ve romanın uzun bir süre karakterlerin tanıtımı havasında sürmesine neden oluyor. James Barlow’un her birini özenle anlattığı karakterlerin ilginçliği bu durumun önemli bir sorun olmasına engel oluyor neyse ki.

Areopagus adını taşıyor gemi. Atina’da Akropolis’e yakın ünlü bir kaya çıkıntısı olan ve Türkçesi Ares Tepesi olan bu yerin adının gemiye isim olarak koyulmasının sembolik bir anlamı olsa gerek; çünkü antik Yunan döneminde burası bir çeşit mahkeme yeri olarak kullanılmış ve Barlow da karakterlerinin yazgılarını vicdanî ve (hatta belki de ilahî denebilecek) bir yargılama ile bu gemi ve onun başına gelenlerle belirliyor. Geminin kendisi romanın ana karakterlerinden de biri ve Barlow giriş yazısında teşekkür ettiği pek çok kurum ve kişiden sağladığı teknik bilgilerle epey detaylı bir şekilde anlatıyor bize bu eskimekte olan ve görkemli günlerini geride bırakan gemiyi. Tüm ana karakterlerin bir “suç”u var ve final tüm bu suçların karşılığını bir şekilde veriyor sanki onlara. Bu anlamda belki bir muhafazakâr bakıştan bile söz edilebilir ve özellikle kitaptaki tanıtım bölümünde belirtildiği gibi yazarın o tarihlerde yaşadığı ve hayatını da kaybettiği yer olan İrlanda’yı “Hristiyanlığın son kalesi” olarak tanımladığını düşünürsek, bu yorum daha bir gerçeklik kazanıyor.

Bir kasırganın yol açtığı kaza ve sonrasını etkileyici bir dil ile anlatan Barlow karakterlerin hırslarını, umutlarını, korkularını ve cinsel gerilimlerini popüler bir roman tarzında okuyucunun karşısına çıkarırken farklı milletlerin karakteristik özelliklerini de romanının ana temalarından biri yapıyor. Tüm yolcuların bir şekilde etkilenerek yaşadığı yolculuğun hikâyesi bu tür romanlardan hoşlananların keyifle okuyacağı eser, türünün en parlak örneklerinden biri olmasa da meraklısını tatmin edebilecek bir kitap.

(“Liner”)