Mardi Ke Ba Barf Amad – Marziyeh Meshkini / Mohsen Makhmalbaf (2009)

the-man-who-came-with-the-snow“Herkes birbirinden korkar oldu. Biz de senden korkuyoruz.”

 

Karlı bir günde bir bara gelen yabancının neden olduğu soru işaretlerinin hikâyesi.

 

Sovyetler Birliği’nin çöküşünden hemen sonra toplumun içine düştüğü kaosu ve geçirdiği dönüşümü hemen tamamı tek bir mekanda geçen ve araya giren kar altındaki rayların görüntüsünün eşlik ettiği bir hikâye ile anlatan bu film çok karamsar bir tablo çiziyor bize. Herkesin sahip olduğu her ne ise onu satmaya çalıştığı bu filmde yoksulluk, yozlaşma, ve çöken ve yeniden kurulmaya çalışılan bir toplumun karabasanı anlatılmaya çalışılan. Bondarchuk ve Okeyev gibi yönetmenlerle çalışmış bir oyuncu kadının pek de tekin olmayan bir barı işletmesi ve bu barın eskiden bir kültür merkezi olması insanların içinde bulunduğu düşkünlük durumunun örnekleri.

 

Mekan kısıtı nedeni ile daha çok bir tiyatro oyununu hatırlatan ve sahneleme mantığı ile de zaman zaman bir deneme tiyatrosunun izlerini taşıyan film bir hikâye anlatmaktan çok bir durumu göstermenin peşinde ve sıradan bir seyirci için sınırları zorlayacak bir anlatıma sahip.

 

Hemen sadece kırmızı, siyah ve yeşil renklerin hâkim olduğu ve kırmızının da ağır bastığı bir renk paleti ile oluşturulan görüntüler ve barın izbe ve karanlık hali, zaman zaman görüntüye gelen kar fırtınası ile dengeleniyor gibi ve gerek filmin sonu ve gerekse bu kar beyazlığı filmin karanlık atmosferinde yine de bir umudu işaret ediyor. Uzun çabalara rağmen yakılamayan bir kibritin yabancı tarafından kolayca yakılması ve bu yabancının aslında içeriden biri olduğunun ortaya çıkması da yine bu bağlamda değerlendirilebilir.

 

Hazır olmadıkları ve doğası gereği zaten birilerinin diğerleri aleyhine mutlu olabileceği bir yeni düzenin altında ezilen insanların ve dağılan hayatlarının hikâyesi.

(“The Man who Came with the Snow” – “Karla Gelen Adam”)