The Spikes Gang – Richard Fleischer (1974)

The_Spikes_Gang“Ben de arkamda çok ölü veya ölmekte olan adam bıraktım. Onları bana seslenirlerken terk ettim. Yapman gereken kulaklarını ve gözlerini kapamak ve koşabildiğin kadar hızlı koşmaktır. Siz çocuklar biraz daha büyük olsaydınız ve bu işin içinde daha uzun süredir olsaydınız, hayatta kalmanın tek yolunun bu olduğunu bilirdiniz”

Evlerini terk ederek yeni bir hayatın peşine düşen üç küçük kasaba gencinin bir kanun kaçağı ile karşılaşmalarından sonra değişen hayatlarının hikâyesi.

Giles Tippette’in “The Bank Robber” adlı romanından uyarlanan bir film. Senaryosunu Irving Ravetch ve Harriet Frank Jr.’ın yazdığı western türündeki filmi Richard Fleischer yönetmiş. Romanın adı Lee Marvin’in keyifli biçimde oynadığı banka soyguncusuna odaklanırken, film adının da vurguladığı gibi üç gencin atıldıkları macera ile değişen hayatlarına ve bu banka soyguncusu ile ilişkilerine eğiliyor ağırlıklı olarak. Fleischer’ın klasik ama bir parça fazla düz bir sinema dilini tercih ettiği film, tam olarak tarzını da oturtamamış görünüyor ve bir gençlik filminden western’e veya yumuşak bir atmosferden çok sert bir havaya sık sık kayarak seyircinin ilgisini de dağıtıyor. Yine de Marvin’in ve genç maceracıları canlandıran üç oyuncunun (Gary Grimes, sinema kariyerine sonraki yıllarda yönetmenliği de ekleyen Ron Howard ve Charles Martin Smith) başarılı oyunculukları, Grimes’ın canlandırdğı karakterin babası ile sevgi ve nefret içeren ilişkisi üzerinden western türüne getirilen yeni bir duygu ve bir “baba arayışı” gibi çekici bir temanın varlığı ile ilgiyi hak ediyor bu film.

Bir banka soygunundan sonra kaçarken vurulan bir adamı yaralı olarak bulan ve ailelerinden gizli olarak onunla ilgilenen ve kendini toparlayıp kaçmasını sağlayan üç genci anlatıyor film temel olarak. Üç gençten diğerlerinin arasında doğal bir lider gibi davranan gencin babası ile sorunlu bir ilişkisi var (kemer ile dövülerek cezalandırılıyor örneğin) ve bir diğerinin de benzer bir problemi olduğunu bir konuşmasından anlıyoruz. Bu gençler karşılarına çıkan kanun kaçağını bir baba figürü yerine de koyuyorlar pek de farkında olmadan ve onun yaşam şekli ile vaat ettiği “özgür yetişkin hayatı” için evlerinden kaçarak kanun dışı bir hayatın parçası oluyorlar. Aslında baba arayışı ile zenginleştirilmiş bu büyüme hikâyesi western türü ile birlikte düşünüldüğünde sıkı bir potansiyel vaat ediyor. Ne var ki ne senaryo bu potansiyeli gereğince değerlendirebiliyor ne de Richard Fleischer filme çekicilik sağlayacak bir katkıda bulunabiliyor. Gençlerin ilk suçlarını işlemeleri gibi önemli bir anı yeterince ikna edici bir şekilde karşımıza getiremeyen ve hikâyenin inandırıcılığını zedeleyen senaryo hafif bir komedinin hemen arkasından sert bir sahneye yer vererek, trajik bir sona doğru ilerlediği açık olan bir hikâyeye sık sık gereksiz bir hafifliği olan sahneler yerleştirerek ve dramatik gerilim anlarını çekici şekilde inşa edemeyerek başarı çıtasının altında kalıyor çoğunlukla ve Fleischer da bu sorunlu senaryonun kusurlarının üzerini örtecek bir dinamizm yaratamıyor ve film bir türlü seyirciyi etkisi altına alamıyor.

Gerçek babaya duyulan sevgi ve nefret, yeni “baba”nın ihaneti, gereğinden erken büyümeye kalkan gençlerin trajedisi veya özgürlük arayışı gibi çekici temaları var filmin yeterince derinlikli işlenememiş olsa da ve ya hak ettikleri kadar üzerinde durulmamaları ya da vurgularının görsel olmaktan çok sözel olmaları (görsel olduğunda da monoton bir görsellik içinde kaybolmaları) nedeni ile bu temalar dikkat bile çekmiyor zaman zaman. Bu kusurlarına rağmen dört oyuncusunun karakterlerine çok iyi oturan oyunculukları, Fred Karlin’in başarılı müziği ve western setlerinin doğal çekiciliği sayesinde ilgi toplamaya aday yine de bu film.

(“Demir Mızraklılar”)

(Visited 69 times, 1 visits today)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir